D Vitamini ve Kanser İlişkisi

D vitamininin kemik sağlığı için önemini bilmeyenimiz yoktur. Ancak D vitamini son yıllarda kanser, diyabet (şeker hastalığı), kalp-damar hastalıkları ile de sıkça ilişkilendirilmektedir. D vitamininin bu hastalıklardan koruyucu etkisi üzerine birçok çalışma yapılmakta ve sunulmaktadır. Ancak bu çalışmalar birbirleriyle çelişkili sonuçlar vermekte ve bu konuda kafa karışıklıklarına neden olmaktadır. Bu yüzden bu yazımızda D vitamini ve kanserden korunmadaki etkisine dair kanıta dayalı, güvenilir bilgileri sizlerle buluşturmak istedik.

D vitamini nedir, görevleri nelerdir?

D vitamini; bağırsaklardan kalsiyum ve fosfat minerallerinin emilimini artırarak, kemiklerde gerekli mineralleşmeyi sağlayan ve kemiklerin büyümesi, güçlenmesi, yeniden şekillenmesi için gerekli olan bir vitamindir. Kuvvetli kemik ve dişler için olmazsa olmaz bir bileşiktir. Eğer yeterli D vitamini olmazsa, kemikler ince ve kırılgan olur, şekil bozuklukları görülür. D vitamini kemik sağlığının yanında;

– bağışıklık sistemini kuvvetlendirir,

– hücre büyümesini düzenler,

– vücudu kas zayıflığına karşı korur,

– yangıyı (inflamasyon) azaltır,

– ayrıca kalp atışının düzenlenmesi, tiroit fonksiyonları ve normal kan pıhtılaşması için de gereklidir.

İnsanlar D vitaminini güneşe maruziyet ile kendi ciltlerinde üretebilir, bunun yanında bazı besinlerden veya vitamin takviyelerinden alabilir. Güneşten gelen ultraviyole ışınları cilde çarptığında D vitamini sentezini tetikler.

Günlük D vitamini gereksinimi; genel olarak kollar, bacaklar ve yüzün 20-30 dakika gün ışığına maruz kalmasıyla karşılanabilse de D vitaminin cildimiz tarafından üretilmesi sadece güneşe kaç dakika veya günün hangi saatinde maruz kalındığı ile ilgili değildir.

Vücudumuz tarafından D vitamini üretilmesini etkileyen faktörler:

  • günün ve yılın hangi zamanında olunduğu,
  • kişini yaşı,
  • deri rengi,
  • obez olup olmadığı,
  • bulunduğu coğrafi bölge,
  • kıyafeti,
  • güneş koruyucu krem kullanıp kullanmaması ve
  • bağırsak emilim bozuklukları ve böbrek yetmezliği

gibi diğer tıbbi sorunlarına göre değişir. Yani D vitamini ihtiyacına, sadece kişinin yaşına bakılarak karar verilemez.

Güneş, iyi bir D vitamini kaynağı olmasının yanında, yaydığı ultraviyole ışınlarıyla (UVA ve UVB) hem cilt yanıklarına neden olmakta hem de cilt kanseri için ciddi bir risk oluşturmaktadır.

Yapılan çalışmalar cilt kanserinden korunmak için güvenli güneş ışığı miktarını henüz belirleyememiştir.

Fakat güneş ışığına maruziyetin kısıtlı olması, özellikle güneş ışınlarının en dik açılarla geldiği öğle saatlerinde ve yaz aylarda dikkatli olunması gerekmektedir.

D vitamini hangi besinlerde bulunur?

D vitamini yağda çözünen bir vitamindir ve birçok hayvansal gıdada doğal olarak bulunur. Balık ve balık yağları, büyük ve küçükbaş hayvanların karaciğeri gibi gıdalarda yüksek miktarda; yeşil yapraklı sebzeler ve yumurta sarısında da az miktarda D vitamini mevcuttur. Bazı ülkelerde süt ve süt ürünleri, ekmek, tahıllar D vitamini ile zenginleştirilmektedir, ancak ülkemizde henüz böyle bir uygulama yoktur.

Güneşe maruziyet, yiyecekler, vitamin takviyeleriyle elde edilen D vitamini, aktif hale gelmek için vücutta 2 yerde hidroksilasyon denilen işleme uğramalıdır. Bunlardan ilki karaciğerde, diğeri böbrekte gerçekleşmektedir. Dolayısıyla bu organlarda oluşan problemlerde de – başka böbrek ve karaciğer yetmezliği – aktif D vitamini miktarı etkilenmektedir.

Not: kanda D vitamini, 25 hidroksivitamin D (25[OH]D) düzeyi ölçülerek değerlendirilmektedir.

D vitamini takviyesi günlük ne kadar alınmalıdır?

Uluslararası rehberlere göre yetişkinler için günlük gerekli D vitamini miktarı 600 IU (uluslararası birim) iken, bu miktar 70 yaş üzeri için 800’dür. D vitaminin aşırı miktarda alımı ise, yan etkilere neden olabilir. Bu yüzden hiç kimse günlük 4000 IU’i aşmamalıdır.

D vitamini eksikliği nedenleri nelerdir?

Kanserli hastalarda D vitamini eksikliği yaygındır, fakat D vitamini eksikliği bir kanser belirtisi değildir. Aşağıdaki gibi birçok nedenden dolayı D vitamini eksikliği ortaya çıkabilir:

  1. Uzun süre yeterli D vitamini alınmazsa: Katı bir vegan veya vejetaryen diyet uyguluyorsanız. Çünkü doğal D vitamini kaynaklarının çoğu hayvansal gıdalardır (balık ve balık yağları, yumurta sarısı, büyük ve küçükbaş hayvanların karaciğeri gibi).
  2. Güneş ışığına maruz kalmanız sınırlı ise: Kuzey ülkeler, dini nedenlerle uzun elbiseler veya baş örtüler takıyorsanız veya güneşe maruz kalmayı önleyen bir mesleğiniz varsa, D vitamini eksikliği riski altında olabilirsiniz. 
  3. Koyu bir teniniz varsa: Cilde rengini veren melanin pigmenti, güneş ışığına maruz kalmaya karşı cildin D vitamini yapma kabiliyetini azaltır. Bazı çalışmalar koyu tenli kişilerde D vitamini eksikliğinin daha sık olduğunu göstermektedir. 
  4. Böbrek yetmezliği yaşıyorsanız: D vitamini aktif formuna dönüştüren ana organ böbreklerdir. İnsanlar yaşlandıkça böbrekleri D vitamini aktif formuna dönüştürmekte zorlanır ve bu da D vitamini eksikliği riskini artırır. 
  5. Sindirim sisteminizden D vitamini yeterince emilemiyorsa: Crohn hastalığı, kistik fibroz ve çölyak hastalığı dahil olmak üzere bazı tıbbi problemler, bağırsaklarınızın yediğiniz yiyeceklerden D vitamini emebilme yeteneğini etkileyebilir. 
  6. Obez / fazla kilolu iseniz: Obezite, D vitamininin yağ hücrelerinde hapsolmasına neden olarak, kan dolaşımına salınımını azaltabilir. Vücut kitle indeksi 30 veya daha fazla olan kişiler genellikle düşük D vitamini düzeylerine sahiptir.

D vitamininin kanser sürecinde olası etki mekanizmaları nedir?

Yapılan laboratuvar çalışmalarında; D vitamininin kanserden korunmadaki rolü üzerine güçlü biyolojik kanıtlar elde edilmiştir. D vitamini; hücre büyümesi ve inflamasyonun sınırlanmasını düzenleyen, kanser hücrelerinin yayılmasına izin veren sinyal moleküllerini azaltan bazı genleri engelleyebilir veya aktive edebilir. D vitaminin bu süreçlerdeki rolü, araştırmaların son derece aktif bir alanıdır.

D vitamininin kanserden koruduğu düşüncesi ilk nereden gelmiştir?

İlk olarak, ABD’de bölgelere göre çizilen kanserden ölüm oranları haritasında; güneşe maruziyetin az olduğu kuzey eyaletlerinde bazı kanser türlerinin anlamlı derecede daha fazla, güney eyaletlerinde daha az olması D vitaminin bazı kanser türlerinden korunmada etkili olduğu fikrinin doğmasına neden olmuştur. Çünkü güneş, D vitaminin ana kaynağını oluşturmaktadır. Ancak elbette ülkenin farklı bölgeleri arasındaki bu fark, o bölgelerde yaşayan insanlar arasındaki başka farklılıklardan da kaynaklanıyor olabilir. Bu yüzden bu konuyu araştırmak için çalışmalar başlatılmıştır.

D vitamininin kanserdeki etkisi üzerine yapılan çalışmalarda elde edilen sonuçlar nelerdir?

Şimdiye dek D vitamini ile kanserden korunma arasında en güçlü ilişki, kalın bağırsak (kolon) kanserinde görülmüştür.

Birçok çalışmada kanda D vitamini seviyesi yüksek olanlarda, düşük olanlara kıyasla kalın bağırsak kanseri riski anlamlı derecede düşük bulunmuştur.

  • 50 yaş üzeri kolonoskopi uygulanan 3121 kişi üzerinde yapılan bir çalışmada, günlük yüksek miktarda D vitamini alanlarda (>645 IU) kanserleşme ihtimali yüksek kanser öncüsü polipler anlamlı derecede daha az görülmüştür.
  • 10 ayrı Avrupa ülkesinden katılımcılarla yapılan bir başka kapsamlı çalışmada da güçlü bir ilişki gözlenmiş ve teşhis öncesi kan D vitamini düzeyleri yüksek olanlarda kalın bağırsak kanseri riski daha düşük bulunmuştur.
  • Menopoz sonrası 1179 kadın üzerinde yapılan bir çalışmada da, günlük kalsiyum (1400–1500 mg) ve D vitamini (1100 IU) desteği alanlarda 4 yılda kanser gelişme oranları anlamlı derecede daha düşük bulunmuştur.
  • 16000 katılımcı ile yapılan bir başka çalışmada ise, D vitamini durumuyla genel olarak yaşam kaybı oranları arasında ilişki bulunmazken, kalın bağırsak kanserinde yaşam kaybı oranları yine kan D vitamini düzeyleri yüksek olanlarda daha az görülmüştür.
  • Ancak yaklaşık 36 bin menopoz sonrası kadın üzerinde yapılan bir çalışmada; kadınlar bir gruba düzenli olarak günlük 400 IU D vitamini ve 1000 mg kalsiyum verilirken, diğer gruba verilmemek üzere 2 gruba ayrılıp, 7 yıl izlendiğinde gruplar arasında kalın bağırsak kanserine yakalanma oranları açısında anlamlı bir fark görülmemiştir.

D vitaminin diğer kanser türleriyle ilişkisi üzerine yapılan çalışmalarda ise, yararına ilişkin net kanıtlar sağlanamamıştır.

  • 10 ayrı çalışmanın verilerinin birlikte değerlendirilip analiz edildiği bir çalışmada, teşhis öncesi kandaki D vitamini düzeyiyle lenf, böbrek, yumurtalık, rahim, mide, yemek borusu kanserleri arasında bir ilişki bulunmamıştır.
  • Prostat ve pankreas kanseriyle ilişkisine dair yapılan çalışmaların sonuçları ise tutarsızdır, hatta bazı çalışmalarda, D vitamininin yüksek seviyelerde bu kanser türlerinin riskini artırıyor olabileceği iddia edilmiştir.
  • Yapılan bir derleme çalışmasında kandaki yüksek D vitamini değerleri, pankreas kanseri riskinde artışla ilişkili bulunmuştur. 
  • 10 yıldan fazla devam eden geniş çaplı bir başka araştırmada da, D vitamininin agresif meme kanserinden korunmada etkili olduğu, yetersiz D vitamini seviyesinin birçok kanser türünde riski arttırdığını göstermiştir.
  • Fakat yaklaşık 5500 menopoz sonrası kadının katılımcıyla, 2013’te yapılan bir başka çalışmada da, D vitamini alımının meme kanseriyle bir ilişkisi bulunamamıştır.

Çalışmalar arasındaki bu tutarsızlığın kullanılan metotların farklı olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.

Sonuçları 2018’de yayımlanan, D vitamini ve kanser ilişkisi hakkında yapılan en güncel çalışmaların sonuçları

  • Yeni Zelanda’da 5108 kişinin dahil olduğu çalışmada 4 yıla kadar yüksek dozlarda oral (ağızdan) D vitamini alan kişilerde kanser riskinde herhangi bir değişim görülmedi.
  • D vitamini ve kanser ilişkisine dair bugüne kadar yapılan en kapsamlı gözlemsel çalışmada, D vitamininin, sigara kullanmayanlarda dahi, akciğer kanserinden korunmada etkili olmadığı tespit edildi.
  • SUNSHINE çalışmasında ise yüksek doz D vitamini desteğinin, kemoterapi alan kolorektal (kalın bağırsak) kanserli hastalarda, progresyonsuz sağkalımı (tedavi ile hastalığı kontrol altında tutma süresini) artırdığı görüldü.
  • Haziran 2018’de yayımlanan bir meta-analize göre, kanda yüksek vitamin D seviyesi (>50 ye karşı <30), kolorektal kanserden korunmada etkili olabilir.
  • VIDA çalışmasında ise vitamin D takviyesinin kansere bağlı yaşam kayıplarını azaltabileceği, ancak kanser sıklığına herhangi bir etkisinin bulunmadığı tespit edildi.

Ne yapmalıyım?

Sonuç olarak; D vitamininin kanser riskiyle ilişkisi olduğu düşünülse de; hangi dozlarda yararlı, hangi dozlarda zararlı, hangi kanser türlerinde etkili olduğu net olarak bilinmemektedir. Bununla birlikte D vitamini ile kanserden korunma arasında en güçlü kanıtlar kolorektal kanserler için mevcuttur ve ideal D vitamini düzeyleri (> 50 nmol/L), kolon kanseri riskini azaltıyor gözükmektedir. D vitamini ve kanser ilişkisine dair daha net konuşmak için iyi tasarlanmış, kapsamlı daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.

Yapılacak çalışmalarda hedef, bazı kanser türlerinin riskini azaltan, ancak diğerlerinin riskini artırmayan ideal D vitamini miktarının belirlenmesi olacaktır. Bu noktada, şu an için mümkün olduğunca çok gıda çeşitliliğiyle kemik sağlığı için gerekli D vitamininin karşılandığından emin olun ve D vitamini takviyesine ihtiyaç duyup duymadığınızı doktorunuzla birlikte değerlendirin. Sağlık durumunuza göre doktorunuz kanınızdaki D vitamini seviyesini ölçerek ihtiyacınızı ve varsa D vitamini eksikliğini nasıl yönetileceğini belirleyecektir.

Kaynak: Prf Dr. Mustafa Özdoğan websitesi

Böbrek yetmezliği hakkında sık sorulan sorular

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Next Post

Çam Fıstığı (Dolmalık Fıstık) Faydaları

Per Nis 22 , 2021
Çam fıstığı, fıstık çamının kozalaklarından yetişen, sert kabukları kırılarak elde edilen bir besindir. Çam fıstığının besin değeri de bir hayli yüksektir. 100 gram çam fıstığı (dolmalık fıstık) ortalama 60 gram yağ, 14 gram protein, 597 mg potasyum ve bol miktarda vitamin ve mineraller içerir. Genellikle Akdeniz ikliminin görüldüğü bölgelerde yetişen […]
çam fıstığı

Recent Post