Vücutta insülin hormonunun bulunmaması ya da azlığı nedeniyle görülen tip 1 diyabet özellikle çocuklarda sinsi bir şekilde kendini gösterebilir.
Vücutta insülin hormonunun bulunmaması ya da azlığı nedeniyle görülen tip 1 diyabet özellikle çocuklarda sinsi bir şekilde kendini gösterebilir. Vücudun besinlerden yararlanmasını sağlayan normal süreçleri bozan ve kandaki glukoz düzeylerinin yükselmesine neden olan diyabet genetik nedenlerle görüldüğü gibi beta hücrelerinde bağışıklık yanıtının bozulmasına neden olan virüsler, toksinler ve bazı gıda maddeleri nedeniyle de meydana gelebiliyor.
Çocuklarda şeker hastalığının sinsi başladığını vurgulayan Prof. Dr. Mehmet Boyraz;
“Diyabet insülin hormonunun vücutta bulunmaması ya da azlığından kaynaklanan bir hastalıktır. Bu hastalık vücudun besinlerden yararlanmasını sağlayan normal süreçleri bozar ve kandaki glukoz düzeylerinin çok yükselmesine neden olur. İnsülin pankreasın beta hücrelerinden salgılanan bir hormondur. Hastalığın nedeni olarak, genetik yatkınlıkla beraber beta hücrelerinde bağışık yanıtın bozulmasına neden olan virüsler, toksinler ve bazı gıda maddelerinden söz edilmektedir. Tip 1 diyabetin oluşumunda inek sütünün önemi büyüktür. 1 yaş altı çocuklarda inek sütüne maruz kalmanın Tip 1 Diyabet görülme sıklığını arttırdığı görülmüştür. Bu yüzden özellikle birinci derece akrabalarında diyabet olan çocuklara olabildiğince uzun süreli inek sütü verilmemesi önerilmektedir. Gıdaların içindeki koruyucu maddeler ve tütsülenmiş gıdalar da otoimmün diyabeti başlatan faktörlerdendir” dedi.
“BULANTI, KUSMA VE İŞTAHSIZLIK GÖRÜLEBİLİR”
Çocuklarda şeker hastalığının belirtilerini açıklayan Prof. Dr. Boyraz “Yetersiz insülinin glikozu hücre içine sokamaması sonucu kan glikozu gittikçe artar. Bu durumda vücut kan glikozunu böbreklerden atma yoluna gider. Böylece idrarda glikoz görülmeye başlar. Glikoz atımı ile birlikte böbreklerden sıvı kaybı da oluşacağından, sık idrara çıkma ile vücudun sıvı ihtiyacı da artar ve çok su içme görülür. İnsülin eksikliği sonucu glikozun hücre içine giremeyip enerji üretiminde kullanılamaması nedeni ile vücut yağları kullanmaya başlar. Yağların yakılması ile kilo kaybı ve kanda keton cisimcikleri birikir. Bu ise bulantı, kusma ve iştahsızlık oluşturur ve idrarda keton görülür” diye konuştu.
Çok idrara çıkma, çok su içme, çok yeme, kilo kaybı gibi belirtilerle ya da daha ileri dönemlerde ketoasidoz veya koma ile başvuran hastalarda idrarda glikoz bakılması, kan şeker düzeylerinin tayini, şeker yükleme testi ve hemoglobin A1c tanı yöntemlerinin uygulandığını açıklayan Prof. Dr. Boyraz bu tanı yöntemlerini şöyle anlattı: “Normal şartlarda idrarda glikoz olmaz. İdrarda glikoz varlığı başta diyabet olmak üzere çeşitli hastalıkları düşündürür. Diyabet hastalığına bağlı ise idrarda glikoz olması kan şekerinin 180 mg/dl. veya üstü olduğunu gösterir.”
“KANDA ŞEKERE BAKILMASI ŞART”
İdrarda glikoz görülmesi üzerine bakılan kan şekerlerinin tanı için şart olduğunu belirten Prof. Dr. Boyraz, “Açlık kan şekeri sağlıklı bir insanda 100 mg/dl. nin altında olmalıdır. Açlık Kan Şekerinin 100-125 mg/dl. arasında olması “Bozulmuş Açlık Glikozu” olduğunun göstergesidir. Şeker yükleme testi gerektirir. Herhangi bir zamanda bakılan Kan Şekeri 200 mg/dl.’nin üzerinde ise yine şeker hastalığı tanısı konur” şeklinde konuştu.