Leaky Brain Sendromu Nedir?

Beynimiz tüm vücutta en çok korunan organlardan biridir ve aynı zamanda en önemli organlardan biridir. Besinleri beyne getiren kan, kan beyin bariyeri adı verilen koruyucu bir bariyerden geçer. Bu beyin bariyeri, yalnızca beyne bir tür işlevsel varlık sağlayabilen maddelerin geçmesine izin verilmesini ve beynin istilacı maddeler tarafından tehlikeye atılmasını sağlar. Geçirgen Beyin (Leaky Brain) Sendromu, bu beyin bariyeri belirli maddeleri dışarıda tutamadığında ortaya çıkar. Bu, zararlı maddelerin duvarlardan geçerek beyne girerek her gün çalışma şeklimizi değiştirebilecekleri anlamına gelir.

2017 yılı verilerine göre, Türkiye’de yaklaşık 600 bin Alzheimer hastası ve 1 milyon kadar demans hastası bulunuyor. Peki bu sayıların bu kadar büyük olmasının sebebi nedir? Neden vücudun diğer bölümleri daha sağlıklı kalabilirken genellikle gerilemenin en çok görüldüğü yer zihin oluyor?

Bunun aslında basit bir açıklaması var:

Beynin de diğer organlarda olduğu gibi kendini dış faktörlerin zararlarından korumakta kullandığı bir bariyeri var. Nasıl bağırsak zarı geçirgenliği bozulduğunda bağışıklık sistemi zayıflıyor ve hastalıklar ortaya çıkıyorsa, beyin geçirgenliğinin bozulması durumunda da aynı problemlerle karşılaşıyoruz.

Aslında beyin de bağırsaklar gibi, bağışıklık sistemimizin bir parçası ve beyin zarındaki bir bozukluk doğal olarak önce beyni ve beynin işleyişini daha sonra da, tüm vücuttaki bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkiliyor. Beyin geçirgenliğindeki bu bozulma en çok kognitif gerilemenin yol açtığı demans ve Alzheimer gibi yaşla ilerleme gösteren hastalıklarla bağlantı gösteriyor.

Beyin geçirgenliğinin bozulması başka ne gibi hastalıklara yol açıyor?

Demans ve Alzheimer beyin geçirgenliğinin bozulması durumunun sebep olabildiği hastalıklardan yalnızca iki tanesi, aslında bu liste çok daha uzun. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Tayfun Balım ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Gökşin Balım’ın belirttiği üzere, beyin bariyeri geçirgenliğinin bozulmasının yol açabileceği hastalıklardan ve rahatsızlıklardan bazıları; beyin sisi, sebepsiz baş ağrıları, depresyon, anksiyete, MS, Parkinson ve Huntington hastalığı şeklinde sıralanabilir.

Peki zihnin gerilemesini tetikleyen diğer faktörler nelerdir? Bunlara karşı nasıl önlemler alabiliriz?

Maalesef günümüzde hala demansı tamamen iyileştirmenin bir yolu yok, ancak demansın ilerlemesini yavaşlatabilecek ilaçlar mevcut. Tam da bu sebeple hastalıktan korunmanın en iyi yolu başlamadan önce önlemlerinizi almak, çünkü başladıktan sonra ne yazık ki geri dönüş bulunmuyor.

How Healing Works yazarı Dr. Wayne Jonas, kognitif gerilemeyi önlemenin en etkin yollarının iyi bir beslenme, egzersiz yapma, stres yönetimi ve uyku düzeninin korunmasından geçtiğini söylüyor. Örneğin uyku apneniz varsa, bunun tedavisine yönelmeniz zihinsel gerileme riskinizi kesinlikle azaltacaktır. Zira biraz önce belirttiğimiz gibi, uyku düzeni ve kalitesi oldukça önem taşıyor.

Ayrıca Türkiye Alzheimer Derneği’nin de belirttiği üzere, beslenmenize zeytinyağını dahil etmek de zihin sağlığını korumak için iyi bir yöntem. Beyin sağlığını ve zihni güçlendirmek için beslenmenize dahil edebileceğiniz besinleri sıraladığımız yazımıza bir göz atabilirsiniz: Bilim Açıklıyor: Zihni Güçlendiren 10 Besin!

Eğer intoleransınız bulunuyorsa glüten ve laktoz gibi maddeleri vücuda almak, enflamasyonu ve doğal olarak da histamin üretimini tetikleyecektir. Vücudumuzun enflamasyon sırasında salgıladığı histamin ise, beyin bariyeri geçirgenliğini bozan en önemli faktörlerden biridir. Bu sebeple bağışıklık sistemimizin nelere aşırı tepki verdiğini ve nelere karşı intoleransımızın olduğunu tespit ederek, bu tepkilerin önüne geçmek için önlem almak büyük önem taşıyor.

Düzenli ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek beyin sağlığını koruma yolunda atacağınız en temel adım olsa da, bazen takviye gıdalar da bu yolda size destek vermeyi vaat ediyor.

Örneğin Omega-3 takviyeleri, enflamasyonu azaltması sebebiyle tercih edilen ve depresyonu kontrol altında tutmakta başvurulan ek yöntemlerden biri. Her ne kadar zihin için faydalı olsa da, takviye şeklinde alınan Omega-3 gıdalardan direkt olarak aldığımız kadar etkili olmuyor. Bu sebeple her şeyi olabildiğince doğal yolla almak dikkat edilmesi gereken hususlardan biri.

Sonuç olarak, tıp hala tam olarak bir çözüm bulamasa da, çalışmalar umut vaat eder nitelikte devam ediyor. İlaç kullanma noktasına gelmeden, kendi çabalarınızla vücudunuza iyi bakarak doğal yollardan önlemlerinizi almaya devam etmenizde fayda var. Bu şekilde, sadece endişelenmek yerine kendiniz için bir şeyler yaparak geleceğiniz için kendinize yatırım yapabilirsiniz.

Beslenme kaynaklı hastalıkların oranı yüzde 50’yi aştı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Next Post

'Boyu değil işlevi' efsanesi yıkılıyor mu?

Cts Eki 2 , 2021
Yıllardır penis boyu üzerine yapılan uzun sohbetlerin de sayısız araştırmanın da ardı arkası kesilmedi ama bilim insanları çalışmaları ile kafaları karıştırmaya devam ediyor. “Boyu değil işlevi önemli” algısı çoğumuz tarafından kabul görmüşken yapılan yeni bir araştırma “penis boyu” tartışmasının fitilini tekrar ateşledi.  King’s College London’da yapılan yeni bir bilimsel araştırma […]
cinsel

Recent Post