Yeni yılda hayatının baştan sona değişeceği beklentisine girenler, hesaplaşmaya başladığı eski yıla ve Aralık ayına haksızlık ediyor. Değişim bekleyenler romantik Kasım ayından, Aralık ayına geçişte çoğu zaman depresyon tuzağına düşüyor. Psikiyatri Uzmanı Uzm. Dr. Esra Uğurlu Koçer “Değişim’in sembolü Ocak ayında hayatına sihirli bir değnek değeceğini bekleyenler, gerçeklikten uzak hedefler koyarak hayal kırıklıklarına davetiye çıkarıyor.” diyor..
Aralık ayı günah keçisi olmasın!
Yeni yıl için geri sayım başlarken, eski yıla yönelik hesaplaşmalar, yeni gelen yıl için ise planlar yapılmaya başlanıyor. Hayattaki her şeyin farklı ve güzel olacağı umuduyla yeni yıl dört gözle beklenirken, çoğu zaman pişmanlıklar, hatalar ve hayal kırıklıkları düşünülerek, eski yıla haksızlık ediliyor. Bu hesaplaşmada en çok da Aralık ayı günah keçisi oluyor.
Kasım özellikle de batı kültüründe “Tatlı Kasım” olarak anılıyor. Üzerine filmler çekiliyor, gelişi kutlanıyor. Kasım aşk ve umutsa, çoğu kişi için Aralık ayı depresyon ve karanlık anlamına geliyor. Şanssız bir ay olan Aralık, sona kaldığı için sevilmiyor. Aralık, 11 saatte hazırladığınız uzun bir yazıyı, bir saatte temize çekmeye çalışmaya benziyor. Kişi bir taraftan hızla sayfaları gözden geçirmek ve temize çektiklerini yırtıp atmak isterken, diğer taraftan emek vererek yazdığı her kelimenin üzerine uzun uzun düşünmek istiyor.
Aralık ayının şanssızlığı, son ay olmasından kaynaklanıyor. Çünkü son aylar genellikle hesaplaşma günü oluyor. Günün sonunda uyumak için gözler kapandığında, bütün gün yaşanılan iyi ve kötü olaylar değerlendiriliyor ve muhasebe ediliyor. Yılın sonu yaklaştıkça da 365 gün boyunca yaşanılan olumsuz olaylar birbiri ardına zihinde canlanıyor. Bir iç hesaplaşma başlıyor. Bu yüzden eski yıl yaş almış bir figürken, ‘’yeni yıl yeni doğmuş bebek’’ haline geliyor. Sanki yaşanılan tüm olumsuzluklar o yılın suçuymuş gibi bir anda ‘eski’ ve ‘istenmeyen’ oluyor.
Mutsuzlukların, başarısızlıkların, kavgaların, öfkelerin, pişmanlıkların; eski yılda kalması isteniyor. Normalde hayatın her aşamasında olumlu duyguları hatırlamak daha kolay oluyor. Ancak yıl sonu yaklaşınca arınmak, temizlenmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteği ile tüm negatif duygular ortaya çıkıyor. Bu duygularla baş etmek kimi zaman zor oluyor.
Başlangıçlar zorlasa da çoğu zaman güzeldir.
Hayat, duygular üzerinden yaşandığı için duyguların da biliç altında yatan düşüncelerimizin bir ürünü olduğu fark edilemiyor. Ancak hesaplaşma içerisine girildiğinde, kişi kendini sorgulamaya başladığında, duygularını değiştirebilmek için öncelikle düşüncelerini değiştirmesi gerekiyor. Bu yüzden yeni yılla birlikte daha mutlu ve huzurlu bir hayat isteniyorsa, önce düşünceleri doğru değerlendirmeyi öğrenmek gerekiyor. Altta yatan düşüncelerdeki hatalar görülebiliyor, alternatif düşünceler ortaya çıkarılabiliyor. Bunlarla ilgili değişiklikler hayat içinde uygulanabilirse, duygular da kolaylıkla değişebiliyor.
Her bitişin aslında yepyeni bir başlangıç olduğu düşünülürse, yeni yılın da hayatta yeni bir başlangıç olduğu görülüyor. Başlangıçlar bazen zorlasa da çoğu zaman güzeldir. Önemli olan kişinin başlangıçlara yüklediği anlam. Yeni başlangıçlarda umut, yeni hayaller ve hedefler var. Umut etmek, hayallerin ve hedeflerin gerçekleşmesi için motivasyonu arttıran en önemli unsurlar arasında yer alıyor. Çünkü eğer umut varsa, kurulan hayallerin ardından gitmek ve bu hayaller için çaba sarf etmek kolaylaşıyor.
Yeni yılın gelişiyle birlikte koyulan hedefler, genellikle içinde bulunulan yıl yapılamayanlar ya da eksik yapılan konularla ilgili oluyor. Bunları planlamak, geleceğe yatırım yapılmasını sağlıyor. Yapılamayanlara, yetiştirilemeyenlere, başarılamayanlara takılıp kalmadan yeniden daha büyük bir istekle başlanmasını kolaylaştırıyor. Kronometre sıfırlanıyor ve yeniden başlanıyor.
Hedeflerin içerisinde genellikle değişim planları olur. Yeni yılla birlikte planlanan değişiklikler yapılır yapılmaz, hayatın tamamen farklı olacağına inanılıyor. Bu nedenle Ocak ayı, değişim ayı oluyor. Sanki sihirli bir değnek değecek ve her şey aralıktan farklı olacakmış gibi beklentiler içerisine giriliyor. Oysa burada üzerinde düşünülmesi gereken, gerçekleştirilemeyen hedeflerin, yapılamayan değişikliklerin, kişinin kişiliğiyle ve içinde bulunduğu yaşam şartlarıyla ne kadar uyumlu olduğudur. Yani hedefler ve yapılmak istenilen değişiklikler ne kadar gerçeğe yakınsa, kişinin kendini değiştirebilmesi de o kadar kolay oluyor.
Yaşanılan her günün, hatta her saatin, dakikanın, saniyenin çok değerli olduğunu unutulmadan yeni yıl karşılanmalı. Eski yıl, pişmanlık yaratan veya geride bırakılması gereken bir zaman dilimi olarak değerlendirilmemeli. Daha mutlu olmak, hayatın getirdiği tecrübeyle hayalleri ve hedefleri şekillendirmek ve böylece gerçeğe yakın beklentiler içine girmek; daha önceki hayal kırıklıklarının yaşanmamasını sağlıyor.
Uzm. Dr. Esra Uğurlu Koçer