Beslenme alışkanlığımıza yer etmiş şeker isteğini nasıl bastırabiliriz? Ece Vahapoğlu’nun kaleme aldığı yazıda öncelikle sebep olduğu zararlar ile sağlığımızda yarattığı tehlikelere göz atarak başlayabiliriz.
Şeker, bir diğer adıyla beş harfli zehir… Vücudunuza zararlarının ne denli fazla olduğunun farkına vardığınızda beslenme alışkanlıklarınızdan çıkarmanız gereken ilk şeyin “şeker” olduğunu kavrayacaksınız.
Kadınların özellikle tatlı krizine girdiği zamanlarda ilk elini attığı şey, şeker. Bazen regl dönemindeki hassasiyetlerde bazense bir şeye sinirlendiğimizde hemen bir şeker arayışına gireriz. Esas kızın bir şeye sinirlendiğinde koca pastayı bir anda bitirmesi film sahnelerinden de tanıdık gelmez mi? Veya hayal dünyalarımızdan… Özellikle sert geçişli duygu değişimlerimizde ilk sığındığımız şey tatlı fakat sonu hiç de tatlı olmayan şeker, sağlığımızın aslında baş düşmanıdır.
Şeker isteğimizin bir nedeni de hipoglisemidir. Kan şekerinin hızlı düşmesi durumu olarak açıklanabilecek hipoglisemi rahatsızlığında, kişinin ara öğün yapma alışkanlığı yoksa veya uzun süreler boyunca aç kalıyorsa düşen kan şekerine bağlı olarak kişinin tatlı krizine girmesi çok yüksek olasılıktır. Hipoglisemisi olanların, mutlaka günde 2,5-3 saatte bir besin tüketmeleri ve ana öğünlerin arasında sağlıklı atıştırmalıklar tüketmeleri gerekir.
Peki bu azılı düşmanımızın üstesinden nasıl gelebiliriz? Beslenme alışkanlığımıza yer etmiş şeker isteğini nasıl bastırabiliriz? Öncelikle sebep olduğu zararlar ile sağlığımızda yarattığı tehlikelere göz atarak başlayabiliriz. Başlamadan önce belirtelim ki, şekerin zararları saymakla bitmiyor, liste uzayıp gidiyor. Biz sizin için belli başlı hayatımızı etkileyen, yaşam kalitemizi düşüren, sağlıklı yaşamımızı tehlikeye attığı yönlerinden ve riskli durumlarından bahsedeceğiz.
Glisemik İndeksine Dikkat!
Şekerin sağlığa faydalı olmadığını hep çoğumuz biliyoruz, okuyoruz. Ama tam olarak sağlığımızı tehlikeye atacak ne gibi durumlar yarattığından ise habersiz kalıyoruz. Bunun için şekerin ne olduğunu bilmemiz gerekiyor. Şeker karbonhidrat içeren her şeye denir. Tadı benzemese bile patates bu anlamda bir şeker deposudur. Ekmek için de yine bir nevi şeker diyebiliriz. Burada demek istediğimiz karbonhidrattan uzak durun, hayatınızdan çıkarın değildir! Zaten böyle bir durumda sağlıklı bir beslenmeden de söz edemeyiz. Asıl anlatmak istediğimiz glisemik indeksi düşük olan besinler ile yüksek olan besinlerin ayırdına vararak düşük olan besinleri tercih etmenizdir. Glisemik indeks, bir şeker ölçüm sistemidir. Özetle, bir gıdada ne kadar şeker varsa bu ölçümün değeri de o kadar yüksektir. İndekste tavan 100 olarak kabul edilir ve zirveye yani 100’e yaklaştıkça şeker oranında artış görülür. Patates örneğinden devam edersek, haşlanmış bir patatesin glisemik indeks değeri 85’tir. Bu sonuç da size şu cevabı vermektedir: Yediğin patatesin %85’i kadar şeker tükettin! Bu nedenle yediğiniz besinlerin glisemik indeksine de göz atmayı ihmal etmemelisiniz.
Şeker Nasıl Elde Edilir?
Şeker, şeker pancarının fabrikalarda işlenerek şeker kısmının ayrılmasıyla elde edilir. Pancar doğal bir besin olmasına karşın, şeker saf besindir. Şeker saf enerji kaynağı sayılır. Ancak, tek başına alındığında şekerden enerji üretilemez, böylece de boş kalori kaynağı olarak bilinir. Şeker için sessiz bir düşman diyebiliriz. Çünkü, yol açtığı hastalıklar için herhangi bir belirti göstermez. Şeker ile ilgili bilinen hastalık ilk olarak obezite diye tanımlansa da daha pek çok rahatsızlığa da yol açmaktadır.
Şekerin Zararları
Yapılan araştırmalara göre bilim adamları şekerin kokain kadar bağımlılık yaptığını ifade ediyorlar. Çikolata yemeye başladığınızda, beyniniz mutluluk verici hormonlar olan dopamin ve opiat salgılamaya başlıyor. Bu bağımlılık yapıcı hormonlar daha fazla çikolata için sizi dürtmeye başlıyor. Tavsiyemiz, çikolata ihtiyacınızı bitter çikolata ile gidermenizdir. Fakat yine aşırıya kaçmadan… Günde 20 gr yiyeceğiniz bitter çikolata hem tatlı ihtiyacınızı karşılamaya hem de kalbinizi korumaya yarar.
- Şeker, uzun vadede safra kanalı kanserine, akciğer kanserine neden olmaktadır. Ayrıca vücudunuzda kanser hücresi varsa bu hücreleri de beslenmektedir.
- Damarlarınızın sertleşmesine ve dolaşım sisteminizin bozulmasına yol açmaktadır. Damar tıkanıklığına sebep olur. Kalp damar rahatsızlıkları ile tansiyona yol açar.
- Kalp krizi riskinizi 300 kat artırmaktadır. Yanlış okumadınız, evet tam tamına 300 kat!
- Depresyona, anksiyete bozukluklarına ve dalgınlığa neden olmaktadır.
- Vücuttaki sıvı dengesini bozarak buna bağlı dikkat eksikliği, hiperaktivite ve benzeri ruhsal problemlere neden olabilir.
- Diş ve diş etlerinde problemlere, çürüklere ve sararmalara neden olur.
- Gebe kadınlarda bebeğin gelişimini olumsuz yönde etkiler. Çocukların büyüme hormonlarının salgılanmasını engeller, tüm vücut hormonlarının dengesini bozar.
- Yüksek kilodan dolayı kemik ve kas sisteminin yapısının bozulmasını hızlandırır, kemik erimesine neden olur.
- Bir araştırmaya göre alzheimer tatlıyı fazla tüketen insanların kaçınılmaz sonudur.
- Sinir sisteminizi tahrip eder.
- Böbrek taşlarına ve böbrek yetmezliğine sebep olur.
- Konsantrasyon kaybına sebep olur.
- Migren hastalığına sebep olur ve sık sık baş ağrısı meydana getirir.
- Vücudun savunma sistemini zayıflatır ve özellikle kış hastalıklarına bunun yanında çeşitli virüslere karşı saldırıya açık hale getirir.
Alternatif tatları tercih edin
Doğrudan şeker almak yerine doğal besinlerle bu ihtiyacınızı giderme yoluna gidebilirsiniz. Bal veya hurma gibi hem doğal hem de vücudunuza yararlı besinlerin verdiği tat, şeker isteğini bastıracaktır. Organik bal; içinde pek çok vitamin ve mineral içerir. Hakiki bal içinde bu bileşimler süper oranda bulunduklarından sağlık açısından çok faydalıdırlar. Bal, şekerden kat be kat iyi bir şeker kaynağıdır. B1, B2, B3, B5, B6 vitaminleri açısından oldukça zengin bir besin kaynağı olan bal, güçlü antiseptik, antibakteriyel özelliğine sahip. Diğer şekerlerin aksine oksijen ile reaksiyona girdiğinde tam yanma meydana geldiği için kanda daha az atık madde bırakıyor. Böylece zindelik hissi vererek kalp rahatsızlıklarında doğal ilaç olarak kullanılıyor.
Hurma lif, magnezyum, demir ve vitamin B6 açısından oldukça zengin olup tatlı ihtiyacınızı karşılamada son derece etkilidir. Hurmayı toz haline getirip sevdiğiniz tariflerinizde kullanabilir veya sabahları yediğiniz süt yulaf karışımınızı tatlandırabilirsiniz.
Meyve tüketin
Canınız tatlı istediğinde, şeker isteğini bastırmak için taze veya kuru meyveler ile bu ihtiyacınızı bastırabilirsiniz. İş yeri çekmecenizde veya mutfağınızda aşırı kalorili şekerli atıştırmalıklar yerine kuru kayısı, kuru incir, kuru erik gibi tatlı ama sağlıklı atıştırmalıklara yer açın. Bu besinleri ara öğün olarak almanız açlık hissinizi de yatıştıracak ve vücudunuzun hem ruhsal hem de fiziksel olarak dinç kalmasını sağlayacaktır. Düşük glisemik indeksli kiraz, çilek, elma, armut gibi meyveler hem kan şekerinizi daha az ve kademeli olarak yükseltiyor hem de iyi birer lif kaynağı olarak öne çıkıyor. Günlük 3 ile 5 porsiyon kadar tüketilebilir.
Odak noktasınız farklı olmalı
Şeker bir nevi bağımlılık etkisi yaratır. Canınız gün boyunca tekrar tekrar tatlı bir şeyler tüketmek istiyor ise odağınızı değiştirmelisiniz. Bunun için yürüyüşe çıkmak tatlıyı unutturacak en iyi yöntemler arasındadır. Tatlı istediğinizde evi toplamak, en yakın arkadaşınızı arayıp sohbet etmek hatta günümüz dünyasında sosyal medyada zaman harcamak tatlıyı unutturacak yöntemlerden sayılabilir. Ama bizce en etkili ve bilinçli olanı ise, zararlarını aklınıza getirerek vücudunuza kötülük yapmaktan kaçınmanızdır.
Sağlıklı beslenin ve aç kalmayın
Aç kalmak kan şekerinizin düşmesine neden olur. Ve böylece vücut kendisini toparlamak için şeker arama ihtiyacına girer. Öğün atlamadan sağlıklı bir besin planı size aniden gelen tatlı ihtiyacınıza karşı kalkan oluşturacaktır. Protein alımı da şeker isteğinizi geçiştirmede etkilidir. Protein ağırlıklı beslenme bu anlamda yardımcı olacaktır.
Vitamin mineral alımına dikkat
Metabolizmanızın düzenli çalışmaması sizi tatlı krizine sokabilir. Tatlı krizini önlemek için, Vitamin B, Krom, Koenzime Q-10, Vitamin C, Asetil L-Karnitin, Glutamin kullanabilirsiniz.
Gurmar çayı için
Geleneksel Hint tıbbında öne çıkan, ayurvedik bir bitki olan gurmarı deneyebilirsiniz. Gurmar çayı, hem şekerin emilimini hem de yağ olarak depolanmasını azalttığı iddia ediliyor. Ayrıca tatlı isteğini azalttığı da söyleniyor. Ancak insülin veya şeker düşürücü bir ilaç kullanıyorsanız etkilerini artırabilir. Hekiminize danışmadan tüketmeyin. Tatlandırıcı ve diyet ürünlerden ise uzak durun.
Meyan kökünü deneyebilirsiniz
Özellikle Çukurova’da, sokaklarda satılan Boyan şerbetidir. Çok fazla faydası bulunan meyan kökünü, ister çay olarak, isterseniz de boyan şerbeti olarak hazırlayabilirsiniz. Şeker ihtiyacınızı karşılayarak, içinizi serinletmesini olanaklı hale getirebilirsiniz.
Tatlı krizini geçiren besinler:
- Ayçiçeği
- Kefir ve diğer probiyotik ürünler
- Tarçın
- Badem
- Yulaf ve diğer kompleks karbonhidratlar
- Yosun ve su bitkileri
- Tatlı patates
- Kahve miktarını azaltın
Yapılan araştırmalar kahve içinde bulunan kafeinin kan şekerini yükselttiğini gösteriyor. Hızlı yükselen kan şekeri yine hızla düşerek şeker isteğini artırabilir. Bu nedenle kahveyi fazlaya kaçmadan tüketmekte fayda var.
Uyku düzeninizi ayarlayın
Araştırmalar yorgun bir bedenin ayakta kalmak için daha çok şekere ihtiyaç duyduğunu söylüyor. Bu sebeple uyku aralıklarınızı iyi belirleyin ve vücudunuzun ihtiyacı olan kaliteli uykuyu almaya özen gösterin.
Stresten uzak kalmaya çalışın
Yoğun iş hayatınız veya koşuşturmalı ev yaşantınızda stresten uzak kalmak her ne kadar zor bir durum gibi gözükse de şunu unutmayın, stres hem vücudunuzda hem de ruhunuzda hasarlara neden oluyor. Hepimiz kaliteli ve sağlıklı bir yaşam istiyoruz. O halde stres yapıcı şeylerden ne denli uzak kalmayı başarırsak kendimizi psikolojik ve bedenen o kadar iyi hissedeceğiz. Stres anında bir anda gelen tatlı isteğine karşın iradeli ve bilinçli olmamız gerekiyor. Biliyoruz ki, sağlıklı yaşam isteğimiz bizim uyguladıklarımızla şekil alıyor.