Diyabetin insan sağlığına verdiği zararın boyutunu hiç merak ettiniz mi? Peki ya Türkiye’deki 10 milyon diyabetliden 1,5 milyonunun hastalığından haberdar olmadığını biliyor muydunuz? Fakat endişelenmenize gerek yok. Diyabetin hastalıktan çok bir yaşam biçimi olduğunu benimseyerek ve bazı noktalara dikkat ederek diyabeti kontrol altına alabilirsiniz. İç Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Ali Kemal Özkan, diyabet hakkında bilinmeyenleri anlatıyor.
Diyabet, toplumumuzda hayat kalitesini düşüren ciddi bir hastalık olarak kabul edilir. Ancak doğru kaynaklardan edinilecek bilgiler diyabetin zorlu sonuçlarından kurtulmayı kolaylaştırır. Kişiler diyabetle birlikte yaşanacak değişimi kendi içinde kabullenmeli ve yaşamlarına uygulamalıdır. Çünkü şüphesiz herkes, uzun bir hayatın yanı sıra aynı zamanda da sağlıklı bir yaşamın hayallerini kurar.
Diyabeti yetersiz insülin üretimi tetikliyor
Vücut, günlük yaşamın gerekliliklerini yerine getirebilmek için glikoz olarak adlandırılan bir çeşit şekere ihtiyaç duyar. Bu ihtiyacını ise karbonhidratlı yiyeceklerden karşılar. Yiyeceklerden alınan glikoz, emilerek kana karışır. Vücudun kandaki glikozu enerji olarak kullanabilmesi için hücre içine girebilmesi gerekir. Bu nedenle pankreas insülin salgılama görevi üstlenir. İnsülinin miktar azlığı ve fonksiyon yetersizliği ise diyabetin ortaya çıkmasına yol açıyor.
Diyabet, iki ayrı tipte görülüyor:
Diyabetin tip 1 ve tip 2 olmak üzere iki çeşidi vardır. İnsülin miktarının düşük olması ya da tamamen bitmesi olarak açıklanan tip 1 diyabet, çok genç yaşlardaki kişilerde görülebiliyor.
Vücut tarafından üretilen insülinin gereken etkiyi sağlayamadığı tip 2 diyabet ise yetişkin yaşlardaki insanlarda ortaya çıkıyor. Tip 1 ve Tip 2 diyabetlerinin dışında bir de gebelik döneminde ortaya çıkan bir diyabet türü bulunur. Diyabetin en erken ortaya çıkan ve en belirgin özelliği, artan susuzluk ve sıkça idrara çıkma ihtiyacıdır. Ağız ve cilt kuruluğu, halsizlik, çabuk yorulma, el ve ayaklarda uyuşma veya karıncalanma da diğer belirtiler arasındadır.
Önce diyabetin ne olduğunu bilmek gerekir
Diyabet, hastalar ve sağlık görevlileri arasında sürekli bir işbirliği gerektirir. Kronik bir sağlık problemi olan diyabetin tedavisinde ise diyabet eğitimi ilk sırada yer alır. Çünkü diyabetle başa çıkabilmek için öncelikle diyabetin ne anlama geldiğini bilmek gerekir. Bu nedenle diyabet tedavisine başlanmadan önce kişi ve ailesi diyabet konusunda eğitilmelidir. Diyabet hakkında yapılan çalışmalar, diyabetin kontrol altına alınmasıyla komplikasyonların yüzde 60 oranında azaltılabildiğini gösteriyor. Diyabet eğitiminin başında ise sırasıyla ilaçlar, beslenme, egzersiz, doktor kontrolü ve kan şekeri izlemeleri gibi unsurlar gelir.
Diyabetliler özel beslenme programı uygulamalı
Diyabetli kişiler, tüm yaşamları boyunca kendilerine uygun bir beslenme programı tatbik etmelidir. Çünkü diyabetliler yalnızca bu şekilde kan şekerini gereken seviyede tutabilir. Diyabeti olanlar, beslenme menüsünde tükettiği besinlerin türü ve miktarına diğer kişilerden daha fazla dikkat etmelidir. Uygulamaları gereken beslenme programında, meyve, sebze, tahıllı ve posalı yiyecekler bulunmalıdır. Diyabetliler ayrıca, şeker çeşitleri, tatlı veya meyve suyu gibi şekerli gıdalardan da sakınmalıdır.
Egzersiz de şart
Diyabet hastaları için egzersiz, en az sağlıklı beslenme programı kadar büyük önem taşır. Bilhassa tip 2 diyabeti olan kişilerin fiziksel aktiviteleri arttırması, hücrelerin şekeri kullanışını hızlandırarak kan şekerinin düşmesine yardımcı olur. Egzersiz, insülin ihtiyacını azaltır, vücut ağırlığını hafifletir, kalp kaslarını ve eklemleri kuvvetlendirir. Ayrıca egzersiz, kolesterol ve trigliserid gibi kan yağları düzeylerini dengeler. Fakat hiçbir diyabetli gelişigüzel egzersiz programı uygulamamalıdır, aksine egzersiz programına doktor önerisiyle başlamalıdır. Egzersiz programının dışında yürüme mesafesinde bulunan yakın yerlere araçla değil yürüyerek gitmek, asansör yerine merdiven kullanmak diyabet tedavisine destek sağlayacaktır.
Tedavide olumsuz sonuçları önlemek hedeflenir
Diyabet tedavisine başlandığında ilk olarak hastanın daha iyi hissetmesini sağlamak değil, kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği, göz problemleri, sinir hasarları ve diyabet nedeniyle oluşan yaraları önlemek hedeflenir. Bilhassa 40 yaşını aşan, fazla kiloya sahip, dengesiz beslenen ve hareketsiz yaşam sürdüren ve kalp-damar hastalıkları olan kişilerin diyabet riski göz önünde bulundurulmalıdır. Bunların yanı sıra yumurtalık kisti olan, 4 kilonun üzerinde bebek doğuran veya gebelik diyabeti yaşayan kadınlar, kolesterol bozukluğu olan hastalar ve gizli diyabeti olduğu tespit edilen kişiler de mutlaka diyabet nedeniyle takip edilmelidir.
Ağız ve cilt problemlerine dikkat
Diyabet konusunda ağız ve cilt bakımı da büyük önem taşır. Çünkü diyabetliler, ağız ve cilt kuruluğu gibi problemler yaşayabiliyor. Bu problemlerin önüne geçebilmek için bakım konusunda bazı noktalara dikkat edilmesi gerekiyor. Fakat bakım yapılmadığında ağızda ve ciltte yara oluşumu, bazı dişeti hastalıkları ve protez şikayetleri görülebiliyor. Kan şekeri yükseldiği zamanlarda ise bilhassa ayak ve ağız bölgelerinde yaralar oluşabiliyor. Ayrıca diyabet nedeniyle ağız kuruluğu yaşandığında protez vurukları da medyana gelebiliyor. Diyabet hastalarının diğer kişilere oranla daha sık beslenmeleri gerektiğinden öğünlerden sonra dişler fırçalanmalı, ara öğünlerin ardından ise ağız mutlaka çalkalanmalıdır.