Deprem yaşayan için ciddi bir travma, kayıplar yaşayanlar için derin bir üzüntü, yaşamayan içinse yine büyük bir kaygı ve üzüntü yaratır.
Travma ve Deprem Travması Nedir?
Travma kişinin fiziksel ve/veya ruhsal bütünlüğünü tehdit eden olay ya da durumdur. Deprem travması, depreme direkt ya da dolaylı yoldan maruz kalan kişilerin yaşadığı travmadır.
Deprem Psikolojisi Nedir?
Doğal bir felaket olan deprem kişilerde şok, şaşkınlık, öfke, çaresizlik, güçsüzlük, güven kaybı, kontrol kaybı, ölüm korkusu duygularını ortaya çıkarır. Herkes için en güvenli yer anlamı taşıyan evleri, yuvaları artık bu anlamından uzaklaşıp korku, kaygı ve güvensizlik temelli bir anlam taşımaya başlar. Birebir depreme maruz kalmayan ama haberlerde gören, takip eden, sosyal ve duygusal olarak maruz kalan kişilerde de ikincil travma denilen durum ortaya çıkar. Onlar da yaşamış gibi etkilenmekte, yaşayanlara yönelik yoğun bir üzüntü, çaresizlik, kaygı ve suçluluk duyguları yaşayabilmektedirler. Aynı zamanda benzer bir felaketi kendilerinin yaşamasına yönelik yoğun korku ve kaygı hissedebilirler.
Depremin Psikolojik Etkileri Ne Kadar Süre Devam Eder?
Direkt ya da dolaylı yoldan maruz kalmaya bağlı olarak bu etkinin süresi değişmektedir. Kimi insanda çok uzun süre etkiler devam edebilirken kimi insanda daha kısa sürebilir. 1 ay civarı etkileri yoğun bir şekilde yaşamak çok olağanken 1 aydan uzun devam eden psikolojik zorlanmalar travma sonrası stres bozukluğuna işaret etmektedir.
Depremden Sonra Kimler Psikolojik Destek Almalıdır?
Depremden sonra bir ay kadar akut stres tepkileri dediğimiz durumları yaşamak çok olağan ve doğaldır. Devamındaki süreçte bu belirtilerde hiçbir azalma yoksa, kişinin işlevselliğinde bozulmalar başladıysa destek alması gereklidir.
Deprem Korkusu Nereye Kadar Normal Kabul Edilir?
Tüm korkular gibi deprem korkusu da çok olağan ve doğaldır. Kişinin gündelik hayatına etki edecek, kendisini kısıtlamasına, işlevselliğini sürdürmesine etki edecek ölçüde şiddetliyse, burada baş edilemeyen bir duygu boyutundan söz etmek mümkündür.
Depremin Psikolojik Etkileri Nasıl Atlatılır? Toplumsal Olarak İyileştirici Öğeler Nelerdir?
Deprem bireysel travma olduğu kadar toplumsal travma olma özelliği de taşımaktadır. Her türlü travmanın atlatılmasında sosyal destek büyük önem taşımaktadır. Deprem gibi toplumun büyük kesimini etkileyen doğal afetlerde toplumsal destek, dayanışma, paylaşım sürecin atlatılmasında büyük önem taşımakta ve iyileştirici özelliği bulunmaktadır.
Depremde Enkazdan Çıkmış Kişilerin Psikolojileri Nasıldır?
Depremde enkazdan çıkan kişiler büyük bir şok, çaresizlik, sıkışmışlık, ölüm korkusu aynı zamanda kurtulmuş olmaya dair mutluluk, şükür; yakınlarını, evlerini, uzuvlarını kaybetmeye dair büyük bir acı, öfke ve üzüntü hissederler. Aynı zamanda depremde enkazdan sağ çıkan kişilerde hayatta kalma suçluluğu dediğimiz bir durum da ortaya çıkar.
Enkazdan Çıkmak Uzun Vadede Ne Gibi Psikolojik Sorunlar Doğurur?
Travma sonrası stres bozukluğu ve depresyon deprem travması yaşayan, enkazdan çıkan bireylerde uzun vadede en sık görülen iki durumdur. Deprem sonrası kişilerin şok tepkileri vermesi çok normaldir. Korku, kaygı, içe kapanma, öfke, suçluluk, çaresizlik gibi birçok duyguyu hissedebilir, uyku ve yeme ile ilgili sorunlar yaşayabilirler. Bu tepkilerin ilk 1 ay verilmesi akut stres tepkisi olarak değerlendirilir ve olağandır. Devam etmesi durumunda travma sonrası stres bozukluğu ve depresyon gelişebilir. Devam eden süreçte bu durumların gelişip gelişmemesi bireysel faktörlerle beraber depremden etkilenen bireylerin sonraki süreçte düzenlerini nasıl ve ne kadar sağlayabildikleri, destek alıp alamadıkları, sosyal çevrelerinin yaklaşımı gibi birçok faktörden etkilenir.
Depremde Enkazdan Çıkmış Kişilere Yaklaşım Nasıl Olmalıdır?
Hayatlarının en büyük travmasını yaşamış oldukları gerçeğini unutmamak lazım. Verebilecekleri her türlü tepkiyi kabullenmek gerekir. Kişileri olan bitenle ilgili konuşmaya zorlamamak, dinleyici ve anlayışlı olmak önemlidir.
Depremde Organ veya Yeti Kaybı Yaşayan Kişilerin Psikolojileri Nasıldır?
Uzuv ya da yeti yitimi kişileri derinden etkileyen birçok duygunun bir arada yaşanmasına sebep olan durumlardır. Kişi kaybettiği uzuv ya da işlevi için yas tutar. Bedeninin yeni haline alışıp adapte olması uzun zaman gerektirebilir. Bu süreçte kişi depresif, kaygılı olabilir.
Depremde Organ veya Yeti Kaybı Yaşayan Kişilere Yaklaşım Nasıl Olmalıdır?
Anlayışlı olmak en önemli nokta. Ne hissettiğini, neler düşündüğünü anlatması için alan ve zaman tanımak gereklidir. Genellikle uzuv ya da yeti yitimi yaşayan kişilere yardımcı olmak adına her şeyi onların yerine yapmak, onlar istemese dahi ısrarcı bir şekilde yardımcı olmaya çalışmak gibi davranışlarda bulunulur. Bu, kişinin yoğun olarak yaşadığı yetersizlik duygusunu daha pekiştirir. Bu nedenle bu davranıştan kaçınmak gerekir.
Yakınlarını Depremde Kaybeden Kişilerin Yaşadıkları/Yaşayacakları Süreçler Nelerdir?
Her yakınını kaybeden kişide olduğu gibi bir yas süreci ortaya çıkar. Doğal bir afet sonucu ve çok ani olan bu kayıplar kişilerde ilk etapta büyük bir şok etkisi yaratır, devamında öfke, üzüntü ve depresif duygu-durumlarının zaman zaman şiddetinin değişerek yaşandığı bir yas sürecini beraberinde getirir.
Yakınlarını Depremde Kaybetmiş Kişilere Yaklaşım Nasıl Olmalıdır?
Destekleyici, dinleme odaklı, yanlarında olunduğu ve ihtiyaçları doğrultusunda yardımcı olunacağı mesajının verildiği bir yaklaşım idealdir. Bazen iyi niyetli yaklaşımların daha çok zarar verebileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle yakınını kaybeden kişilere onlar istedikleri zaman destek olunacağı mesajını vermek, ısrarcı olmamak, onlar hazır olduğunda konuşmak, dinlemek önemlidir. Gereksiz teselli cümlelerinden “Sen şanslısın kurtuldun” gibi söylemlerden kaçınmak, olaya dair detay öğrenme temelli sorular sormaktan uzak durmak önemlidir.