Varis Hastalığı Nedir?

Bacaklarımızda kirli kanı yukarı taşımak üzere görev alan iki ana ven sistemi bulunmaktadır. Yüzeyel ve derin ven sistemi olarak adlandırılan sistemler birbirlerine “perforan” adı verilen bağlantılarla ağlıdırlar.

Atardamarlarda kanın ilerlemesini sağlayan kuvvetli bir kalp pompası etkisi varken, maalesef toplardamarlarda böyle bir basınç desteği yoktur. Venöz kan kasların hareketleri ve venlerdeki kapakçıklar sayesinde yerçekimine karşı kalbin vakum etkisiyle de sağ kalbe ulaşır. Çeşitli faktörlerle damarların yapısı bozulduğunda damarlar esner, genişler ve varisler oluşur.Varisler, toplar damarların geri döndürülemez bir şekilde ve anormal genişlemesidir. Bu damarlar ayak ve bacaklarda cilt altında mavi ve kıvrılmış şişlikler halinde görülür ve ayakta kalmakla ve uzun süre oturmakla şikayetler artar. Varisler erkek nüfusun % 15-20’sinde bayan nüfusun ise %30-35’inde hayatın değişik evrelerinde görülebilir.
Varisler ilerledikçe ayaklarda ağrı ve basınç şikayetleri ortaya çıkar. Tedavi edilmemiş son evre varisler ayak bileklerinde yara açılmasına yol açabilir.

Risk Faktörleri Nelerdir?

  1. Genetik : Ailesinde varis olanlarda görülme sıklığı artmaktadır.
  2. Hamilelik: Hamilelikte hormonal değişiklikler,aşırı su tutulumu ve bebeğin bası yapması ile varisler oluşabilir. Bunlar gebelikten sonra normale dönebilir. Bazen kalıcı olabilirler tekrarlayan gebeliklerle kalıcı varis hastalığı oluşabilir.
  3. Uzun süre ayakta kalmak ve ayakta çalışmak
  4. Aşırı kilolar
  5. Doğum kontrol hapları
  6. Sigara içmek
  7. Yaş:Varis her yaşta görülebildiği gibi yaş ilerledikçe varislerin görülme oranı da artar.
  8. Varisler bayanlarda mensturasyon sırasında ortaya çıkabilir veya sadece bu durumlarda şikayet yaratabilir..

Şikayetler

  1. Kozmetik olarak rahatsızlık oluştururlar
  2. Ağrı yanma: özellikle uzun süre ayakta kalındığında veya oturulduğunda ağrı artar
  3. Ödem: Hastalığın derecesine göre ödem önceleri geçici iken daha sonraları kalıcı hale gelebilir.
  4. Enfeksiyon: Yüzeyel trombofebit gelişebilir.ağrı kızarıklık hassasiyet artar.
  5. Genişleyen damarlarda pıhtı olma riski artar bunlar da akciğer embolisine neden olabilir.

Tanı Yöntemleri

Fizik muayene ile yüzeyel varisler, kapiller değişiklikler ve telenjektaziler görülür. Renkli venöz doppler ultrasonografi çoğu zaman tanı için yeterlidir.

Varis Tedavisi Yöntemleri

Hastalığa neden olan risk faktörlerinin elimine edilmesi, sigaranın bırakılması, kilo verilmesi, aşırı ayakta kalma ve oturmaya önlem alınması şattır. Hastalığın başlangıç evrelerinde sadece koruyucu önlemler ve varis çorabı yeterli olur. Ödem azaltıcı ve vasküler tonusu artırıcı ilaçlar kullanılabilir.

1.Skleroterapi : Bu yöntemle ince sınırlı varriköz damarlara müdahale edilir. İnce bir kateter ile damara girilerek kimyasal bir madde enjekte edilir.(Resim 8-9) Damar dışına kaçmaması gerekir. Doku nekrozu gelişebilir.

2. Varis operasyonu (stripping): Cerrahi olarak varisli damarı tamamen çıkarılması işlemidir. Ameliyathane koşullarında spinal veya genel anestezi ile yapılabilir. Kasıkta ve ayak bileğinde küçük bir kesi dışında kesi yapılmaz ve boydan boya bütün damar alınır. Ayrıca damar trasesi dışında lokal varisler (pake) varsa onlara da küçük 1cm den az kesilerle müdahale etmek gerekebilir. Hastalar bir gece hastanede kalabildikleri gibi aynı gün taburcu da olabilir. İşe ve normal hayata dönüş yaklaşık 1 hafta sonra mümkündür. Ameliyattan sonra 3 ay süreli varis çorabı giyilmesi önerilir.(Resim 10-11)

3. Endovasküler ablasyon: Yukarıda bahsettiğimiz stripping ameliyatının kateter aracılığı ile yapılmasıdır. Ayak bileğinden gönderilen ince bir kateter aracılığı ile varisli damara girilir. Isı ve laser enerjisi verilerek varisli damar boydan boya yakılır ve söndürülmüş olur. Nispeten yeni bir yöntemdir ve uzun süreli sonuçları henüz kesin olarak bilinmemektedir.

4. Lokal varislerin küçük kesilerle alınması (Pake eksizyonu): Bu teknik; ana damarın normal olduğu ve yüzeyel lokal varisler varsa uygulanır.

5. Toplar Damar Yetmezliğine Bağlı Ayaklarda oluşan Yaralar (Kronik venöz yetmezlik): Bu yaraların nedeni genellikle derin toplar damarlardaki sorunlardır. Bu damarlarda daha önceden geçirilen bir pıhtıdan dolayı veya derin damar kapakçıklarındaki yetmezlikten dolayı kirli kan akımı derinden yüzeye doğru yönlenir. Böylece artan toplar damar basıncı ayak bileğinde yara açılmasına yol açabilir. Bu yaralar sık sık açılıp kapanabildiği gibi bir defa açıldıktan sonra hiç kapanmayabilir. Merhem ve özel sargılarla yapılan uzun süreli tedaviye bazı hastalar yanıt verse de yaralar büyük bir hasta grubunda tekrarlar. Bu durumda derin damarlar ile yüzeyel damarlar arasındaki bağlantı damarları 1 cmlik kesiler ile (endoskop yardımı ile) ortadan kaldırılır. Bu operasyondan sonra yaralar %75-80 oranında kapanır ve nüks olasılığı da düşüktür.

Vaskulitler

Arter sisteminin inflamasyano bağlı hastalıklarıdır. Oluşan reaksiyona bağlı olarak tıkanma bulgularından anevrizma bulgularına kadar semptomlarla kendini gösterebilir. Aorta gibi en büyük arterlerden kapiller gibi en küçük arterlere kadar etkileyebilir. Besledikleri organların yetmezliğini gösteren semptomlar verirler (Beyin enfarktüsü, ağrılar, körlük, sağırlık, güç kaybı, deri değişiklikleri, deri ülserleri). Kawasaki hastalığı, Behçet hastalığı, polyarteritis nodosa, Wegener’s Granulomatosis, Takayasu Arteriti, Churg-Strauss Sendromu, giant cell arteritis (temporal arteritis) ve Henoch Schonlein Purpura gibi türleri mevcuttur. Genelde ilaç ile tedavisi yapılmakta ve hayati durum veya iskemi mevcut ise cerrahi uygulanmaktadır. Cerrahi sonrası başarı oranları düşüktür.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Next Post

Tiroid Bezi Hastalıkları ve Tedavi Yöntemleri

Paz Oca 1 , 2023
Tiroid nodülü nedir? Tiroid nodülleri, tiroid dokusu içinde yer işgal eden kitlelerdir. Bunlar içeriğine göre kistik (sıvı dolu) veya solid (katı) olarak sınıflanır. Bazı nodüllerde bu iki bileşen bir arada bulunabilir. Eğer bir nodül tamamen kistik yapıda ise çevresine baskı ile sorun yaratmadığı sürece bir tedaviye ihtiyaç duymaz. Kistik nodüller […]

Recent Post